31 Ocak 2015 Cumartesi

İlk tartışmalar

Hislerim çok yoğun. Her şeyi birden anlatmak istiyorum. Ama önceki kararıma uyup sırayla gitmem gerek. Kendi görüşümü berraklaştırıyor bu yol. Gerçi hemen hemen her an zaten bu konuyu düşünüyorum. Binlerce kez aklımdan geçenleri yazıya dökmekten başka bir şey değil yaptığım. Ama yine de yazarken kendimle ilgili keşifler yaptığımı farkediyorum.

Tanışmamızı anlatmıştım en son. Tanıştıktan altı ay sonra, alelacele denebilecek bir sürede evlendik. Babam vesilesiyle. O kadar tutucu bir insandır ki kız erkek ilişkisi mevzularında. Bırak flört dönemlerini, nişanlıyken bile rahat rahat buluşamadık. Asla ama asla gece dışarı çıkamadık başbaşa. Hatta uzun uzun telefonla konuşmamız bile yasaktı. Gizli gizli buluştuk, konuştuk çoğunlukla. 3-5 seferi geçmez babamın haberi olarak çıkmamız. Onlarda da zaten eve geldiğimde bir karış suratla karşılardı babam beni. Kötü bir şey yapıyordum sanki. Nişan günü bile nemrut nemrut gezdi durdu ortada. Bize de alelacele evlenip bu cendereden kurtulmaktan başka çare kalmadı. Ama T. babamın o yaptıklarını hiçbir zaman unutmadı. Evlendikten sonra da, sözleriyle hiçbir saygısızlık yapmadı ama babama karşı hep soğuk, mesafeli oldu. Hiçbir zaman aileme bir evlatmış gibi davranmaya teşebbüs dahi etmedi. Bir kere anne-baba demedi onlara. Sizli bizli konuşmalar, bize 10 dakikalık mesafede oturmalarına rağmen senede 10 seferi bulmayan ziyaretler... Halbuki annem de babam da her zaman el üstünde tuttular onu, evlerine gittiği zaman en ağır misafir gelmiş gibi karşıladılar. Hiçbir gün hiçbir zahmet, sıkıntı vermediler ona. Ama onlar da T. nin koyduğu mesafenin tabii ki farkında oldular, zamanla tavırları değişmese de, içlerindeki sevgi söndü gitti.

Evlendikten sonra T. nin başıma ilk kaktığı şey babamın evlenmeden önceki o kısıtlayıcı tavırları oldu. Bunu bahane edip evde sorun çıkarmaya utanmadı. Halbuki benim ne suçum vardı? Ben memnun muydum babamın o hallerinden? Tamam memnun olmadığımı anlıyordu, ancak yine de her fırsatta bu konuyu gündeme getirmeye devam ediyordu. Ne yapmalıydım? Babamı red mi etmeliydim? Kendiyle bir olup babama saldırıya mı geçmeliydim? Olmuş bitmişti artık. Yapacak bir şey yoktu. Üstelik babamın bunu kötü bir niyetle yapmadığını, kendince kızını korumaya çalıştığını, kendi bu tarzı tasvip etmese de, yaşadığımız şehrin normlarına göre bunun çok da garipsenecek bir durum olmadığını anlayabilirdi. İlk tartışma konumuz buydu. Devamı daha çok vardı.

2 yorum:

  1. Yaşamın içindeki en doğruyu,kendin ve çocuğun için kendi mantık süzgecinden geçirerek bulacaksın ..blog dünyasına hoş geldin..

    YanıtlaSil